Sayfalar

25 Eyl 2009

Hayat..

Herşey senin suçun hayat.. Kimse kötü değildi sen kötü yaptın. Ademe elmayı yediren sensin hayat. HErşeyin karşılıklı herşeyin yalan.. Mutluluğu verdikten sonra almayı ne güzel biliyorsun. HErşey tam istediğim gibi dememize hep engelsin sen. İyilik karşılıksız yapılandır ama sen kötüsün hayat. Biraz mutlu olmak istedim verdin insanım hiç bitmesin istedim ama sen onu benden aldın Hayat.. Söylemek istediğim o kadar çok şey varki seninle ilgili. Kötümü olmalıyım senden iyiyi almak için hep zıtmısın bana hep tersmisin. Kötüler ölmezmiş sen misin arkasındaki gerçek. Neden gözlerin kör. Neden hakedeni göremiyorsun sen.. Kötü olan biz insanlar değiliz sensin Hayat..

24 Eyl 2009

Reklam 3

İyi bayramlar.. Bayram geçti derseniz ben yeni değiniyorum. Konu başlığımıza gelince size alıştığınızı yaşatıyorum. Bilirsiniz televizyolarda film yada dizi izlerken araya reklamlar giriyor. Bizim deli olduğumuz reklamlar. Ama ben her zaman reklamlara dizi yada filmden daha çok gülmüşümdür. Ve çokta izlerim. Nedeniyse bi dizi görürüm yada film çok sevdiğim. Benim bir kötü alışkanlığım vardır. Yemek yerken tv izlemeye bayılırım.Bu nedenle sevdiğim bir dizi görünce hemen aklıma yemek yemek gelir. Senin düzenli öğünün yokmu derseniz yok. Ben aklıma gelince yemek yerim kahvaltı etmem hiç. Öğle yada akşamın tam ortasında ki bu tv karşısı zamanına denk geliyor yersem o zaman yerim yada dışarı çıkarsam. Kafeler baydığından arkadaşlarla restorantlarda takılıyoruz. Dolayısıyla yemek yemek gerekiyor. Neyse işte ben sevdiğim bir tv programı görünce hemen gidip kendime bişiyler hazırlıyorum. Dönüyorum tam ağzıma atıcam reklam giriyor. Hobaaa reklam boyunca yediğim şey bitiyor zaten. Ondan paso reklam seyrediyorum. (Paso da neyse :D ) Bayram dolayısıylada ( en başa döndüm hadi bakalım) şeker reklamı var sloganıda 'Avuç içi kadar mutluluk yeter' bilirsiniz işte. Ama reklam çok farklı. Takmış veledin teki boks eldivenlerini evine gittiği insanlarda şeker tabağını eline boşaltıyor. Sizi tamamen kınıyorum. 1 çocuğu aç gözlülüğe alıştırıyorsun 2 on evden alacağını sen veriyorsun bayramlaşçağı insanlardan kısmak zorunda kalıyor 3 sonra onu izliyenlerin anası çocuum yeme artık dişlerin çürür dediğinde o çocuk çok yiyo demezmi örnek alan veletler.. Hee verin bakalım bunun hesabını tüm türkiye bekliyoruz :D..

15 Eyl 2009

Anne

Ne kadar mükemmel bir varlık olsada ergenlikte baş belasıdır anne. :D Ama eğer problemlere gülüp geçmeyi biliyorsan tam bir mizah kitabıdır anne. Ben problemin olduğu dakikalar sinirli olduğum için komik olduğunu sonradan keşfediyorum. Size burda annemin kalıplaşmış saçma sözlerini yazıcam. Eminim içinden en az birini sizin annenizde demiştir.

Önce en belirgininden başlyalım kapıdaki çocuğa ''Geldin mi çocuğum ?'' demesi :D bu garanti her ailede vardır. Verilen saçma cevaplar :D ;

-Geldin mi çocuğum?
-Yok daha yoldayım.


-Geldin mi çocuğum?
-Hayır gidiyordum yakaladın.


-Geldin mi çocuğum?
-Senin çocuğun kim bilmem ama ben geldim.


Ben genelde cevap vermemeyi seçiyorum. :D 2. Olayı her ev yaşamıyor olabilir. Kış günü çıplak ayakla betona basınca annem kalıplaşmış olarak '' Yerlere basma'' der. Bunu tek konuşma olarak yazıcam buda en orjinal konuşmadır. Bu benim cevabım okuyun;

-Yerlere basma kızım
-Daha motor taktırmadım uçamıyorum anca böyle ilkel yöntem olan ayakları kullanıyoruz. İlerde inşallah insanlarda uçucak.

:D Annem buna hep güler aslında bakınca sürekli kullandığımdan bana artık komik gelmiyor. Neyse en güzelini sona sakladım. Bu sefer yazacağım her evde yaşanıyordur ama benim annem artık olayı abarttı. Elinde eklemkle içeri girersin ''Daha yeni süpürdüm yeme'' benim annem tuvaleti yıkadıktan sonra ''Daha yeni girdim batırma diyor'' :D işte abarttığı bu nasıl batırmıyım ya benim oraya gitmekteki amacım o içeriyimi batırıyım :D hadi ekmeği mutfakta yiyebilirim tuvaletimi nereye yapıyım :D Buna konuşma yapamıycam çünkü verilebilecek bi cevap yok :D...

28 Ağu 2009

Msn'in Etkilenişi

Msnde her türlü muhabbet dönüyor biliyorsunuzdur ? Bilmesenizde dönüyor işte irdelemeyin :D Tabi her türlü len oha çüş bilmem ne oluyor biz istesekte istenesekte.. Windows messenger da bundan etkilenmiş olucak ki Msn bugün açılmıyor. Onun yerine kocaman OPSSS yazısı çıkıyor. :D ne opss 'u kardeşim ya..opsss ne ? çüşş yani bi hayvana denmez opss diye :D Ne diyon len sen der şaha kalkar hayvan bile :D Sana opss ulenn :D

26 Ağu 2009

Zihin Açıcı Tuvalet


İnsanların gıcık olduğu benimse gayet normal karşıladığım bir soru vardır. Bu da konuşma olarak veriyim şöyle ;
- Nereye gidiyorsun ?
- Tuvalete
- Ne yapmaya ? ( normal olan ama insanların tepki verdiği soru bu oluyor)
- Tuvalette napılır ? ( evet genelde cevap bu şekilde veriliyor bunun soru işaretiyle bittiğine bakmayın o soru işaret şu anlama geliyor '' sana ayrıntılarıyla anlatıyım mı şimdi şurda '' demek istiyor.
Bu tutum çok yanlış. Neden derseniz çünkü tuvalette herşey yapılabilir. Hemde düşünebileceğiniz herşey. Çünkü insanın en rahat olduğu gözlerden en uzak olduğu yer tuvalettir. Bu yüzden gazete tuvalette okunur. Bide rahatlıyorsun. Ben mesela ( iğrencim ) kitap okurum, çizgi roman okurum hatta mesaj yazmaya bayılırım. Bunun için gelen mesajlara bakmam hiç tuvalete giderken telefonu yanıma alırım sabahtan gelen bütün mesajlara tuvalette cevap veririm. Sonra telefonu gene bırakır tuvaletim gelene kadar mesaj biriksin diye. İnsan tuvalette daha iyi anlıyor.
Birde tuvalet öyle bir yerdir ki en olmıycak şeyler gelir aklınıza. Diyelim ki gün boyu bi kız gördünüz adını hatırlıyamadınız. Neydi ya neydi diye geçen günün finalini tuvalette verirsiniz. Deneyin oluyor. Bence grambell yada benzer icatlar telefondur bilmem nedir garanti tuvalette buldular. Bu benim tezim. Ama şöyle geçmişe giden bir araba olsa gidip baksanız garanti idda ediyorum. Bende yazılarım hep tuvalette aklıma gelir. :D Ama düşününce hem rahatlıyorsun hem yanlızsın bişeyler düşünme gereği duyuyorsun ki normal hayatta pek yapmadığımız birşey düşünmek insanı hayvandan ayıran ama insanın kullanmadığı özellik. Tabi bu bambaşka bir konu başka bir gün ona da gireriz ((:

??? Gene Reklam

- Bu - adını vermek istemediğim - puding reklamında babanem yapmış gibi diyor. Neden babanne de anane değil? Ananeler kötü yemek mi yapıyor ? Ananeler bu konuda isyanlarda ? Hele benim ananem reklam çıkınca çıldırıyor. Resmen ezdiniz bizi diyor. Tabi böyle demiyor ama onunkini yazarsam şikayet gelebilir :D Bi kerem benim babanem zengin bir ailede büyüdüğü için yemeğin y sinden anlamaz. Yapmaz ama yaptımıda çok kötü olur. Ananem ise.. Dedem yani ananemin kocası olan dedem aşçıdır. Ve bütün püf noktaları ananem öğretmiştir. Müthiş yapar. Aç olmayan insan onun sofrasından tabağını silip süpürüp kalkar. 60 yaşında yufka açar ekmek yapar herbişey yapar altından kalkamıyacağı iş yoktur. Ama kadının psikolojisi bozuldu artık. Babane dediler diye. Dava açıcam o reklama bari amerika özentisi olup büyükanne deseydiniz. Hiç değilse insanda soru işareti kalmazdı hangisinin büyük annesi daha iyi yapıyorsa rahat rahat reklamı izlerlerdi. Çocuklarda ben mi daha iyi yemek yapıyorum babanen mi diye sorulara yalan cevap vermek zorunda kalmazlardı. Bu benim için geçerli değil tabi ama başkasının babanesi güzel yapıyordur ama sırf anane para versin diye anane diyordur :D insanlık yalana teşfik ediliyor resmen olmadı. Eşitlik diye birşey var. Protestolardayım

24 Ağu 2009

Ananem Ve Pörsümüş Çetesi

Ananem ve moruklar çetesi. Benim kankiler. Adada takıldığım insanlar. Çok olgun olduğumdan genelde 50-60 yaşlarla takılıyorum.:D:D Dalga geçmiyorum bildiğiniz takılıyorum. Okeydir,konkendir hep onlarlayım. Ben tam bir sabır misaliyim. Neden derseniz. Bir okey macerası anlatıyım size. 4lü grup şöle ; Hacı(sevinç) teyze/nine, umman ( aslında ümran ama umman diyorlar nedenini çözmüş değilim) teyze , ananem (güler) ve ben . Muhteşem 4lü her gece buluşur. 101 oynuyoruz çünkü 34 bilmiyorlar. Hacı teyzeden başlıyalım. Ona 15 diğerlerine 14 dağıtılıyor. Ben diziyorum gidiyorum bi su içiyorum iki televizyon bakıyorum geri geldiğimde hala diziyorlar. Ananem otur oturduğun yerde kalkıpta bizim taşlarımıza mı bakıyorsun diyor. Tamam diyorum oturuyorum. Neyse sonunda hacı teyze atıyor. Umman teyze boynundaki gözlüğü takıyor burnunun ucuna bakıyor ne attığına eline alıp yok ya bu işime yaramaz diyor iki saat hacı teyzeye bir adam gibi bişey atsan bitarafımı kırarım diyip taş çekiyor . O taşada burnunun ucundaki gözlükle bakıyor. Ananem hadi fızlı fızlı oynayın diyor. ( ananem oldum olası hızlıya fızlı demiştir. kendisi tez canlıdır.) Umman teyze başlıyor mırlamaya aman bea napiyim ben şimdi bu yeşil 8'i nereye koyucam diye neyse şükür ki oda işini hallediyor. VE taşını atıyor. Ananem alıyor gözlüğü burnunun ucuna aynı umman teyze mod umman teyzeye bu değil başka rengi diyor :D Neyse bana gelene kadar 1 saat geçiyor ve gece başladığım yanlızca 1 eli sabah bitiriyoruz ve herkese 20 vermiyorum 2 veriyorum :D başlarken. 20 versem günlerce kalkamıycaz. :D Ananem ve pörsümüş çetesiyle maceralarımıza devam edicem sonra :D...

Gülmek

Güzel şeydir gülmek. Gülen insan her zaman sevilir. Gerçi sabah akşam gülmekten bahsetmiyorum. Hani gülünceği zamanda gelir ciddi durulucak zamanda gelir. Aslına bakılırsa ben ciddi erkeği, gülen kızı severim :D Gülme çeşitleri vardır ( biyoloji dersinde değilsiniz öyle hissettirdiysemde kusura bakmayın) Yeni nesil acaip gülüşler bulmuş kahköhkih gibi özenti işi diyorum dahada üstlerine gitmiyorum. ama çok orjinal gülüşlerde var. Benim bir Halil amcam var aile dostumuz kendisi diyetisyen :D Göbek maşallah ama :D Gülüşü o kadar orjinal ki böyle at kişnemesiyle şempanze bağırışı arasında birşey ama bayılıyorum. Sırf gülsün die ne kadar salakça şey varsa söylüyorum yanında. O güldükçe bende gülüyorum. Beni gülüşüm sıradan insan gülmesi. Tabi ananemin annesi( Allah rahmet eylesin ) öyle demiyor. Gülünce '' Kahpe karılar gibi gülme kız'' diyor :D Bu konu nerden aklınıza geldi derseniz demin ananem yufka açıyordu. Gittim izlerken gene böyle herşeye gülme günümdeyim. Ananemde yufka açılmadığı için sinirli. Gülüyorum annemde bana bakıp gülüyor. Tabi benim gibi böğürmeden. Ananem gülme kız tepemde diyor. Ben susiyim sen gül diyorum gene koparıyorum kahkahayı. Şuandada deniz kenarındayım adamın biri radyoyu damacananın üstüne kopmuş kendi oturmuş şezlonga. Bütün sahile arabesk dinletiyor. Arkamdaki metalci gençlikte dalga geçiyor. Tabi kahkaha fırtınasıda cabası. Ama gülmek güzeldir gençleştirir. Gülüşleriniz hiç sönmesin :D

Dost

Küçükken denize gidince köpeği olan insanlara özenirdim. Keşke benimde köpeğim olsa yüzsek,gezsek derdim. Tabi herkes köpeği benim kadar masum amaçlar için kullanılmıyormuş bunu şu sıralar anlıyorum. Hele sahibi erkekse , size asılıyorsa ve köpeğin cinsi pitbulsa vay halinize :DBen size yaşadığım olayı aktarıyım (işin ne diyenleri duydum) Gittim denize serdim havlumu. Güneşleniyorum. Biri beni kesiyor. Hoşta çocuk yanında köpeğide var. Gelip konuşsa terslemiyceğim bir tip. Neyse bi denize giriyim dedim. Çıkarken çocuk köpeği üstüme saldı. Köpek denizin kenarında bana havlıyor. Bense öyle kaldım çıkamıyorum. Korkuyorum. Herkese rezil oldum içimden de çocuğa sövüyorum. Neyse geldi köpeği çekti ''pardon'' dedi. İçimden pardon çıkalı eşşekler çoğaldı diyorum tabi. Neyse gittim havluma yattım kitap okuycam gene yolladı köpeği yanıma. Tabi ben kitap okuduğumdan farkında değilim birşey ayağıma değdi. Islak burnuydu. Tabi benim çığlığı basmamla yerimden fırlamamda bir oldu. Köpekte nasıl havluyor. Çocuk geldi köpeği alırken gene pardon dedi. Bende madem sahip çıkamıcaksın neden yanında getiriyorsun diye bağırdım eşyalarımı topladığım gibi kendimi eve attım. Adam manyak ya köpeği üstüme salıyor konuşmak için ısırttırcak :S:D

Yolculuk

Ben seyahat etmeyi oldum olası sevmem. Hele araba yada otobüsle olanı hiç sevmem. Hepsindede midem bulanır ve ne yediysem çıkarırım. Zaten bu yüzden araca binmeden önce hiçbirşey yemem işe yarıyor. İlk çıkarma deneyimim ilkokulda arkadaşlarla ve öğretmenimizle afrodisyas gezisinde olmuştu ve şoför bana yol boyu bir pislik gibi bakmıştı. Ama ben ona dur demiştim dinlemedi. Arkadaşlarıma hiç girmiyorum merve yanıma oturmak istememişti :D Otobüsün o kokusu sarsıntı bu otobüs havasından biraz olsun çıkmak için müzik dinlerim kulaklığı takıp son ses. Ama yok muavin arkadaş buna asla imkan vermez. 10 kere gelir. Kolonya,su,kek,içicek.. Ben isterim şöyle gözümü kapatıp kendimi deniz kenarında hissediyim bu yolculuk bir pislik olmadan bitsin o sıra biri omzumu dürter. O an ister istemez kulaklık çıkar ve gene otobüs. O kadar konsantre olmuşum senin şimdi yediğin halta bak. Bu gidişimde muavin dost canlısı göründü tam müziği açıcakken aklıma birşey geldi ve muavinle konuşmaya karar verdim. Konuşma tam olarak şöyle gelişti;

- Bir bakar mısınız

- Buyrun. Birşey mi istemiştiniz?

- Hayır ben hiçbirşey istemiyorum. Otobüs yolculuğu bitene kadar ben yokmuşum gibi davransanız olur mu?

- Biletiniz mi yok ( Hadii anladığı şeye bak ya . Dicektim evet biletim yok senide gözüm tuttu beni ele vermessin. Sonra kapı dışarı edilmekten korkup vazgeçtim.)

Durumu birşekilde izah etmeye çalışırken zaten yolun yarısı gitti ve benim mide kendinden geçti. Kasılmalar başladı. Hay aklıma dedim artık. Arada bir dürtmesi 5dk sürüyor adamla yarım saattir konuşuyorum. Ve parlak fikirlerden biri daha geldi hani şu oda kapılarına asılan rahatsız etmeyin yazan ( bir milyoncularda satılan) şeyden alıcam boynuma asıcam kardeşim ne bu be. :D

23 Ağu 2009

Döndüm..

Tatil sona erdi denemez kısa bir aradan sonra tatilime devam edicem ama söz verdiğim gibi 10 gün içinde döndüm. Tatilimin nasıl geçtiğinden bahsedelim çünkü bugün bir yazı daha yazamıycak derecede kötü hissediyorum.. Tatilim farklı geçti. Farklı diyorum çünkü iyi değildi ama kötüde değildi. Sanırım çok yanlızdı. Bir kız grubun birde erkek grubum var ve hala unutamadığım eski bir sevgilim var ve bu 3 şey beni güzelçamlıya bağlıyordu ama hiçbiri yoktu. Bugüne kadar güzelçamlıda kötü günlerim olmuştu. Ama onları örtbas edebilecek kadar iyi günlerimde olmuştu. Kız grubumdan biri ki 3 kişiden oluşuyoruz. Didime gitmişti. Ümran oluyor o şahıs.. Diğer arkadaşım damlaysa farklı bir kız. Sırf şişman olduğunu düşündüğü için denize girmeyen bir kız. Ama şişman olmadığına emin olabilirsiniz. Hemde hiç değil bi gram göbek varsa top oliyim ( Ben kızım ve top olamam :D ) sıradan kız depresifliğini biraz aştığını söyliyebilirim. Bu yüzden benimle denize gelmedi. Erkek grubuma gelirse o baya bir kalabalık. İlk günün efeyle gökhanın kazığıyla başlaması nedeniyle onlardan da uzak durdum. Size şöyle açıklıyım benim en son görmek istemediğim biriyle aynı ortama girmeme neden oldular. Ve hala sevdiğim eski sevgilimse yoktu. Onunla geçen sene güzelçamlıda tanışmıştık ve ben onsuz oraya ilk kez gidiyordum. Ve çok acayipti. Ben çocukluğumdan beri güzelçamlıya tapıyorum. Ama bu sefer bana sadece güzelliğini bahşetti ama mutluluk değil. Güzelliğini verdi dememide şöyle açıklıyım. Güzelçamlının havasından ve denizinden - ki benim inancım - olsa gerek. Denizin tuzundan gözlerim yeşil oluyor güneşin verdiği yanık ten çok yakışıyor ve hem denizin ve havanın nem oranından saçlarım taramasamda şekle giriyor. Yine denizin verdiği birşey yüzümde bir tek pürüz kalmıyor. Evet bunlar her zamanki gibi oldu ama bir diğer şey ben orada hep mutluydum ve dönerken hep buruktum. Ama bu sefer.. Sanırım dönmeyi istiyordum. Tatil boyunca kitap okudum telefonum çalmasını bile umursamadan. Aslında bu kötü geçmemesinin nedeniydi. Kitaptaki kahramanla o kadar içli dışlı olmam gerçek hayattan kopmamı sağlıyor. Ama şuan yanlış birşey yaptığımı düşünüyorum. Ben çok fazla konsantre oluyorum. Bu sefer bir seri okudum. Gerçi 6 kitap okudum ama son okuduğum 3 kitap seriye aitti ve serinin 2 kitabı daha var ama eylülde çıkıcak daha türkçeye çevrilmedi. Daha öncede kitap merakımı okuduysanız eğer o seri çıkana kadar kendimi berbat hissediceğimi biliyorsundur. Ve çok kötü bir yerde kaldı. Sanırım 4 gündür uyumadığım içinde kendimi kötü hissediyorum. Sanki uyku ihtiyaçlıktan çıkmış gibi gözlerim kapanmayı reddediyor. Gözlerimin altındaki mor halkalarda cabası. Sizlere verdiğim sözü tutamadım orda hergün yazıp buraya geçiricektim. Ama kitaplardan vakit kalmadı ilk 2 gün bişiyler yazdım ama sonra bıraktım. Ama aklımda çok şeyler dönüyor. Bugün uyuyabilirsem yarın hepsini size aktarıcam. Sağlıcakla kalın. Ve benim gibi mutsuz olmayın.

15 Ağu 2009

Sonunda Tatil..

Evet uzun bir aradan sonra tekrar tatil. Gerçi korkuyorum gittiğim yerde denizde kimse olmıyacak diye. Ramazan nedeniyle herkes oruç denize girilmez diye düşünmekteyim. Tabi kendimi dışarıda tutuyorum. Kusura bakmasınlar ama 9 ay eşşek gibi çalıştım tatil ve yüzüp güneşlenmek en büyük hakkım. Bakalım herkes benim gibimi düşünüyor. Bu arada orada internet olmadığı için yazılarıma kısa bir ara vericem ama her gün yazmaya devam edicem ordada buraya geldiğimde hepsini yükleyip sizlerle paylaşırım merak etmeyin.. Klavye kullanmaktan kalem tutmayı unuttum. İnşallah bisiklet binmek gibi birşeydirde yazdıkça hatırlarım. Neyse hepiniz sağlıcakla kalın kendinize iyi bakın. İyi tatiller..

Dondurma

Doğrusunu hala bilmediğim bir isme sahip sıcak havalarda iyi gelen o yiyecek. Ben kendimi bildim bileli domdurma derim ama gerçekte dondurma sanırım. Yaz günü bol bol yenen kışın çok aranan diyeceğim ama artık kışında satılıyor. Diffirizdir bilmemnedir. Her mevsim mevcut. Sokak ortasında birşeyi yalamak ayrı marifet. Emin, yalamayın çok çirkin gözüküyor :D Neyse mevzubahisimize gelelim ( gençlere tercume; Mevzubahis=mevzu )Küçükken en sinir olduğum olay; dondurmayı satan adamın külahı bana vermemesi. Elinde eviriyor çeviriyor bendede sanki çok önemli birşeymiş gibi onu yakalama heycanı daha parasını bile vermemişim yakalasam nolcak. Hem adam kendimi yiycek onu satmak zorunda senin caban ne kardeşim. Onu da geçtim adam mesleğine hareket gelsin diye yeni icatlar bulmaktan gerikalmıyor. Bide çocuklara yapıyor. Çünkü çocuk sormaz bir milyonluk istedim sen bi top için beni şebek ediyorsun diye. Var benim bir haylaz öyle durumlarda külahı iki eliyle eziyor. Zeki çocuk biliyor ezerse bişey olmıycağını çünkü parayı vermedi daha. Yeni nesil akıllı ama ben acıyorum o külahı yakalama heycanıma. O kadar eforu boşu boşuna harcadım..

Duş

Çok takıldığım bir olay sizlerle de paylaşmak istedim. Duşa girdiğinizde güneş enerjisi olanlar bilir yada şohpenlerde de aynı şey oluyor galiba neyse herkes bilir. Biri sıcak su açtığı anda eğer duş almaktaysanız su buz olur. Yani bugüne kadar hep böyleydi. Bende hep duştayken çığrınırdım kapayın muslukları diye. Meğersem öyle değilmiş. Evde yanlızken de aynı şey oluyor. Ilıştırıyorum suyu giriyorum duşa birden sıcak olabiliyor yanıyorum. Soğuğu sonuna kadar açıyorum ılıştı diyip tekrar altına giriyorum 2dk geçmiyor bu sefer buz gibi su. Yani artık güneş enejisinin önünde bi adam var oyun yapıyor diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Bi gün çıplak demicem çıkcam çatıya çarkına sıçıcam ha eğer okuyorsan kendine gel yoksa ben getirmesini bilirim. Ne bu be. Bi ayarımızı bulamadık!!

14 Ağu 2009

Emar Maceram

Belimdeki ve boynumdaki rahatsızlıktan dolayı doktora gitmiştim. 2 gün önce işte röntgen çekildim bide emar çekelim dedi. Tamam dedik randevüyle çekiliyor emar. Pazartesi 10.30a vermiş ama biz yarın adaya gidiyoruz. Annem tarihi perşembeye aldırmış ama bi gece boşmuş gece 11.30 da neyse dün gittik babamla annem nöbetçiydi.(hemşire) oda geldi yanımıza. Ben tabi girmeden önce ananemle konuştum direk. Nedeni babamda annemde hastanede çalışıyor ama bi gidip bakmamışlar emar makinası açıkmı kapalımı diye. Kapalıysa tabut gibi çıldırırım ben yarım saat orda. Aradım ananemi destek olacağına köstek oldu. ''Aman kızım ben aydında girdiydim beni burdan çıkarııın! diye bağırıcaktım nerdeyse'' dedi neyse onu tamam anane sus anane diye diye susturdum. Gittik. Gündüz emarda bi arıza çıkmış sıralar geçikmiş. Bnm önümde 4 kişi felan var daha. 1.30a kadar bekledim. Bekleme odasında da plazmada kanal 7 var. 12.30 gibi bir film başladı. Başlarken +13 yazdı. Aha dedim testere bile +7 olduğuna göre emmeli gömmeli bi film bu :D O kadar insanın içinde gelde utanmadan izle şimdi. Yapcak başka bişeyde yok. Neyse bi baktım bu sırlar odası gibisinden bişey başladı. Neyse ben izliyemedim zaten 1 de bana odaya gir soyun bilmem ne dedi. Gittim soyundum dökündüm. Girdim baktım bi yatak var önü arkası açık yat dedi yattım. Yanlız çalışanlardan yana şanslıydım işinin geceye uzamasına rağmen acaip neşeli bir ablaydı. Yat bitanem böyle gibisinden konuşuyor. Yattım beni bir itti bişeyin içine girdim. Sadece solum açık. Oda kafamı o tarafa doğru döndüremiyorum neyse annem 15dk dedi rahatlamıştım ondan başladım 1den saymaya bi 300ü geçmişti geldi bu ohh dedim gidiorum bide boyun çekicez ondan bir 15 dk daha dedi. Yanlız boynumla kafama bişey taktı evdeki yastığımdan rahat kız çıktıktan sonrasını hatırlamıyorum :D uymuşum. Yok böyle bir gamsızlık ya çıkan sesleri bilseniz uyumam imkansız darr dırr dorr diye sesler geliyor. Ama uyumayı başarmışım. Kız geldi bitanem benim ayy ne kadar şekersin sen uyan uyan. Uyku sersemi dikkatimi çeken şey kadın benden topu topu 10 yaş büyük ama bebek gibi seviyor. Tamam bebek poposu gibi bir cildim olabilir. Ama bu kadarda olmaz dedim ya bütün sempati gitti anlıycağınız. Neyse bildiğin 40dk kalmışım orda. Tabi 20si uyuyarak geçti o ayrı :D Bida girermisin derlerse boyundan çekceklerse zevkle..

13 Ağu 2009

Gene Sınavlar

Öğrenci hayatında en çok yer alan konu sınav. En iyi sınav test mi klasik midir? Bu soruya hiçbir zaman cevap veremedim eğer tembel olsaydım bu sorunun cevabı testti. Çünkü testte loto oynuormuş gibi atabiliyorsun ama klasikte bomboş kağıt vermen gerekir. Eğer çalışkan olsaydım. Her ikiside olurdu çünkü zaten biliyorumdur.
Ama ben orta derece bir öğrenci olduğumdan bu sorunun cevabı yok. Ama öğrenci milleti genelde test sever şıklardan hareket etmek için. Ondan hep sınav test dendimi millet bi sevinir. Ama ne biliyim ben bugüne bugün kimya sınavlarından klasik taktiklerle geçmiş insanım. Zeki arkadaşınız ben Mol bulma konusunu kapmıştım ve klasik sınavlarda sorulara bakıyorsum yapamıycağımı anlayınca molünü bulup bırakıyordum. Mol de kimya sorularının temelini oluşturduğundan 5 puan alıordum. Ve ben kimya dersini bu taktikle geçmiş insanım. Halbuki test olsa sonucu bulamıycağım için kaldığımın resmi belgesi olurdu. :D Diğer yandan ben matematik sınavlarında soruyu çözme yolunu bulurum ama bi türlü sonuç doğru çıkmaz. Hep bir yerde işlem hatası yapardım. Klasik olduğunda sonuçtan 2 puan kırılıyor ama testte direk çiziliyor. Bu yüzden kalsik demem gerek ama tabi bunuda yeni yeni anlıyorum. Çünkü öğrenci psikolosiden bende testçilerdendim. Yıl sonu kurtarma sınavına girmiştim Dil ve anlatım. Şöyle bir baktım. Seçenekli anam dedim bi sevindim testmiş diye. İşte arkadaşla oley olay diyoruz birbirimize hoca başlıyabilirsiniz dedi. Şöyle br dikkatlice bakınca her soru 5 şıklı ama o 5 şık cevap değil soru. Allah dedim bana bişeyler oluyor. Toplamda 50 soru var. Ama bizim 40dk mız var. Ve sorularda öle böle değil bildiğin zor soru öle 1dk yetcek şeyler değil. Zaman nasıl geçti inanın anlamadım. Terler boşaldı benden böyle. Düşünsenize her soru 2 puan gıdım gıdım alıyorsun. Ama bildiğin emek yani. ben 30 soruyu bitirdim ve sınavda bitti. Tamam dedim kesin bundan geçemem. Ve klasik sınava o gün nalet ettim. ama öyle birşey ki 48 aldım o sınavdan sonra anladım test olsa bu kadar alamazdım diye düşündüm. Ve naletimi geri aldım. Sonra anladım benim yerim klasik soruların yanı:D Tabi öss de napıcaz onu çok merak ediyorum. Ama şu klasik sınavları hiç kaldırmasınlar :D

12 Ağu 2009

Emo Ney'o

Emolar yüzünden gece dışarı çıkamıyorum diyenler buraya. Nasıl tipler onlar ya :D Allahım kim buldu bu emoluğu çıksın adam gibi söylesin. Yada buda bir evrimmidir. Yeni nesil 5bin sms nedeniyle fazla radyasyondan mutasyon mu geçirdi dersiniz ??? Ben buna acaip inanmaya başladım. Yeni bir ırk diyebilirim. Çorabı ellerine geçirirler. Saçlar tarak girmemiş halde. Zorla toka tutturulmaya çalışılmış. Bileğe takılan ipleri bacaklara bele dolamalar. Anladım ben çalışan aile çocukları bunlar. Aileler evde olmadığından kimse bunlara çorabı ayağa giyilmesi gerektiğini yada bilekliğin bilekte olacağını, banyodan sonra saçların taranıcağını öğretmemiş. Ama hepsini aştım o makyaj nedir ya. Ne saklıyorsun ardında ki yüz insana benzemediğinden mi o tonlarca kapatıcılar. İnsanla paylaço arasında kalmış varlık. Hangi dünyadansın? Dostuz biz demek isterdim ama kusura bakma sana bakmam için midemin baya geniş olması lazım. Ben normalde görüşlere saygı duyarım. Sosyalist bir insanım. Yeterki insan olsun ama o varlıkların insan olduğuna biri beni inandırsın yaa. Allah çocuğumun başına vermesin başka birşey de demiyorum..

Hayat Kelepçesi= Diziler

Evet dizilere bu ismi taktım çünkü hayatımızı yaşamamıza mani oluyor. Canım çok sıkılıyor dışarı çıkmak istiyorum annem yook olmaz bugün dizim var. Eskiden bu dizilerin özeti olurdu salı kaçırsan perşembe izlerdin. Artık o da yok treni bir kaçırdın mı tut tutabiliyorsan. Ben hiçbir diziyi baştan sona kadar takip edemedim. Çünkü bir oyun daha var. Bütün kanallarda dizi var ve aile fertleri yaşlarına göre zevkleri farklı olduğundan seçtikleri dizide farklı kanallarda oluyor ve benim şansıma hepte aynı gün oluyor. Evin en küçüğü olarak tabi bana susup su içmek kalıyor böle soğukçana. Aslında sevmiyorum öyle dizi beynini. Öyle bir beyin ki tam en heycanlı yerinde bitiveriyor. Devamı haftaya damgasınıda hemen arkasından gelecek olan reklamda görüyoruz. İşte o zamanlar artık elimde ne varsa atasım geliyor. Ama en kötüsü bu değil reklam diye bi kavram var. Anlıyorum reklam yapılması gerken birşey ama 7dk reklam mı olur ya. Bütün dizi konsantrayonum dağılıyor hayata dönüyorum. Bir olsa iki olsa neyse 5-6 kere giriyor. Diziyi daha az izliyoruz valla. Şu rejileri yakalıcam bi gün taksimde filan fena olucak. Uyarıyorum bak burdan sonra karşılaşınca söyleseydin hallederdik abla ne sinirlendin bu kadar demeyin. Sırf bu reklamlar yüzünden cnbc-e izlemeye başladım adam dinizinin 2 bölümünü veriyor ondan sonra reklama giriyor oda 2dk . Bu seferde tut gari tuvaletini :D. İlginç bir dizi var 24 diye. Dizinin teması gerçek hayyattaki zamanla ilerliyor. Yani senin saatinde 1dk geçerken dizidede 1dk geçiyor. Her bölüm 1 saat 24 bölümde bir bir gün bitiyor. Ben daha 10 bölüm felan izledim yane daha günü ağartamdık. Hadi bakalım kısmetse bu yıl :D. İşte ben buna hayatın her dakkasını dolu dolu yaşamak derim adam bi saat süren bi bölüm yapıyorsa işte beyin işte hayat doldur doldurabildiğin gibi :D Yanlız arada tualete gitmeyi unutmayın.

Kompleks

Kendine güven bir insan için çok önemli bir öğedir. Kendine güvenen insanın çözemiyeceği sorunu,derdi yoktur. Ama kendine güvenebilmek adına yapılan değişimler bildiğin kompleks dememe neden oluyor. Çoğu meslek isimleri göz göre göre değişiyor bildiğimiz deli doktoru psikiyatr oluyor,sekreter asistan oluyor,temizlikçi yardımcı oluyor bu nedir ya.. Bunun geçmişine dayancak olursak ameliliğide öğrencilik olarak değiştirmiş olmalılar. :D Ama keşke amele olsaydıda biri bizim çektiğimiz çileyi farketseydi. 1000 sayfalık test kitaplarını taşımaktan içine bakmaya fırsat olmuyor valla. Yanlız konuyu gene kendime çekmeyi becerdim. :D Kompleks bu temizlik yapıyorsan temizlikçisin simit satıyorsan simitçi yok öle esnafmış bilmem neymiş. Bide şey var küçükken çok kafama takılırdı. Serbest meslek. Bizim bir meslek çizelgemiz vardı sınıfta babaların mesleklerine göre oluşturlurdu. Sanki babaları yolmadan önce yada sınıfa aidatı kaç söyliycez diye düşünmek için asmışlar gibi. Tabi o zamanlar çok masumdu. Sınıfın az bir kısmının babası serbest meslek sahibiydi. Oldum olası anlamamışımdır nedir bu serbest meslek? Kendi işini kuranlar ve çalışmayanların çocukları babam serbest meslekle uğraşıyor derdi. Niye aynı kefede çalışmıyorsan kompleks yapıcağına git iş bul kardeşim küçücük çocuğun kafasını karıştırmaya ne hakkın var yok böle bişey. Kınıyorum sizi :D

Yeni Nesil Turuncu Gençlik

Bir alışverişe çıktığınızda yada bir kafeye oturmaya gittiğiniz de üniversiteli gençleri diğerlerinden kolaylıkla ayırırsınız. Çünkü onlar aykırıdır. Turuncu kafalar kızlarda oğlanlarda küpeler orman kaçkını pozlar. Babamında çok güzel bir yorumu vardır bu türlere karşı '' Sokakta dolaşır selam verir alırım ama gelipte şu tiple kızımı istemeye kalkarsa anlının ortasına geçiriveririm.'' Modern insan bu olmasa gerek. Neyse konumuza dönemlim neden gençlik aykırı olma çabası içerisinde. Çoğu insan işte saçını kırmızı boyatmış dikkat çekmek istiyor bilmem ne gibisinden nerden geldiği belirsiz yorumlar yapıyor. Ama olay bu değil arkadaşlar. Ben çözdüm şimdi sizlerede ışık tutacağım ve bu sorunun nasıl üstesinden geleceğimizi göstericem. Şimdi genç üniversiteyi kazanıp gidene kadar ailesiyle yaşar. Ve bu onun için kölelik dönemidir. Yanlız istisnalar kaydeyi bozmaz zaten onlarda sorun teşkil etmiyorlar. Bizim öss öncesi gencimiz lisede herşey yasak olduğu için ( saç uzatma , saç boyama, sakal bırakma, küpe ve hertürlü takı takma ) mahrum büyür bu nimetlerden. Hadi okul dışı desen bu sefer aile sorun olur. Baba maçodur çocukta küpeyi görünce başlar çocuğum karı gibi küpe takamaz bilmem ne. Bu yüzden çocuk ailesiyle ve lisede olduğu süre boyunca bu gibi şeyleri yapamadığından içinde bunlara karşı bir sempati doğar. Ve ilk fırsatta neye dönüştüğünü düşünmeden tarzını değiştirir. Küpesinide takar yıllarca tıraşını da olmaz. Bu bir isyandır. Bu bir görmemişliktir. Halbuki herşey serbest olsa o çocuk göz göre göre neden kendini maymun etsin göz var nizam var. Ama suç onun değil onu bu hala getiren devletin ve ailenin. Eğer tercuman olabildiysem ne ala. Artık sizde çarşı başında orda burda turuncu kafalar tarzan kaçkınları görmek istemiyorsanız zamanında alın önleminizi. Gençlerin önünü zamanında açın. 20sinden sonra değil..

11 Ağu 2009

Ah Şu İnsan Beyni

Yaz geldi bizim evdekilerin beyni sulanmaya başladı. Bu su sebiri denen kavram neden sadece bünyesinde su taşır neden meyvesuyudur gazozdur almaz. Havaların sıcaklığından olsa gerek beyindeki tepkiler ve sinirlerle evde ne bulunduysa buzluğa ( bakın buzdolabına değil buzluğa) atılıyor. Çıldırıcam sosis buzlukta sabah kalkıyorum bi kaşarlı sosis yapıcam oda ne.. Sosis buzluğa konmuş kesemiorum. Kadınbudu köfte buzlukta dişim kırılıordu yerken. Kesmiyor artık bulzdolabının verdiği soğuluk. Geçen gün abim gazozu koymuş. Kapağı kafamda bitti. Havayı aldığı an 3 2 1 bummm kafam gözüm gazoz oldu. Fişini sökü vercem artık. Meyve suyunu koymuş buzluğa aldım bardağa löp löp iniyor aldım elime bi kaşık karhelvası niyetine yedim. Ama gına geldi artık sular buzlu herşey buzlu hayat buzlu. Kışı özlemem asla diyorum ama özleticekler illa..

Her Şey Sende Gizli

Her Şey Sende Gizli

Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin,
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kâr sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun.
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın.
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer;
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret,
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın.
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın,
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak,
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir,
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli,
Bebek ağladığı kadar bebektir.
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin,
bunu da öğren,

SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN...

.

Can Yücel

Yalan

Yalan söylemek kötü birşeydir. Bunu çocuk bile bilir. Ama bazı zamanlar vardır söylersiniz. Ve biz buna beyaz yada pembe yalan deriz. Artık siz hangi rengi seviyorsanız. Yalanın pembesi beyazı olmaz ama işte bazen bi işten sıyrılmak için yalana başvurulabiliyor. Yani bunu hepimiz yapıyoruz. Bi ben yapamıyorum. Neden bilmiyorum ama ben yalan söyliyemiyorum. Ağzımdan çıkıyor çıkmasına ama vücut sinyallerim bunun yalan olduğunu hemen söylüyor. Öyle ki artık bunun bir yetenek olduğunu düşünmeye başladım. Hatta bir anım var bununla ilgili. Lise 1deydim o zamanlar o okulda yeniyiz. Neyle karşılaşıcağımızdan haberimiz yok. İlk aylar.. Okulun voleybol maçı var ve 3 sınıf dışında bütün sınıflar maça gidiyor. Bütün sınıflar dediğime bakmayın okul bi önceki sene açıldığı için bi lise 2 bide lise 1ler var ve anadolu lisesi olduğundan sayımızda seçili ve sınırlı. Neyse diğer sınıflardan birinin sınavı var diye götürülmüyor bizimde dersimiz önemli diye. Bizim 2 dersimiz matematik. Tabi biz biz kaldığımızdan isyan ediyoruz ''bu ne ya niye biz gidemiyoruz'' diye hocaya çıkışıyoruz. O da garibin kısa boylu zayıf bişi zaten tırstı. ''Tamam çocuklar gidelim ama bugünkü konuyu işlendi sayarım'' dedi. Tabi o zamanlar genciz ders mers sanki ilerde karşımıza çıkmıcakmış gibi aman bea gidelimde gerisi boş diye düşünüyoruz. Bende sınıf başkanıyım. Aldım defteri aşağı iniyordum. Müdür yardımcısı gördü beni ''o defterle nereye gidiyorsun sen'' dedi. İşte maça gidioruz hoca izin verdi felan dedim. Hocayla konuştu gidemezsiniz dedi heralde ki hep beraber sınıfa döndük. Hocada kızmış onun lafının üstüne laf konulmasına. İşte bizi gaza getiriyor. Gidin siz ben yok yazmam bilmem ne. Sınıftakiler yürüyün gidelim filan. Tamam dedik alevlendik çıktık sınıftan bi baktım benle birlikte 6 kişi çıkmışız. Diğerleri tırsmış. Bizde 4 kız 2 erkeğiz. Aman dedik gittik maça. Maçtan döndük öğle arasına denk geliyordu. Bende yemeğe eve gitmiştim. Neyse yemekten döndüm minübüsten indiğim an kızlar kaldırımda oturmuş beni bekliyorlar. Tuttular kolumdan yürü gidiyoruz. Ben nereye gidiyoruz ya oldum. Çantam okulda kalmış :D Dediler kızım bizi disipline veriyorlar kesin atıcaklarmış okuldan. Kaçmamız lazım. Ben hala çantadayım durun bi çantamı alıyım diyorum. Sıla bağırdı '' Kızım duymuyomusun bizi buldukları an atcaklar adamlar'' Aha oldum. Anladım sonunda '' E napıcaz'' dedim. Bunlar kurmuş olayı. Dediler senin baban hastanede memur değil mi bize rapor alıcak. Heh dedim ben yancam yane. Bunlar dedi kızım gidelim sen dersin sınıfcanak gittik maça gittik die disipline göndericeklermiş. Ama 6 kişi gittik dedim. Sıla gene bağırdı. '' Kızım anlamıyor musun sen ya sınıfcanak gittik dersen kızmaz.'' dedi. Tamam dedim yolda bana diyorlar. Bütün sınıflar gitti diceksin bizde gittik diceksin vs dolduruolar beni. Neyse binbir zorlukla kızların evlerinden sağlık karnelerini aldık. Ama sılalardan alamadık. Gittik hastaneye kızlar babamın odasının kapısında bekliyor. Gittim babam pc başında rapor hazırlıyor. Beni görünce bi saate baktı bi bana sonra bakışlar pc'ye döndü. ''Neden okuolda değilsin'' dedi. '' Babaya bütün okul gitmişti bi bizim sınıfa gıcıklar 6 arkadaş gittik maça şimdide neymiş disiplinmiş'' die direk mevzuya tepelemesine daldım. Ne diyorsun sen ya adam gibi anlat bakıyım dedi bu anlattım olayı ''iyi napıyım dedi konuşmanın sonunda. Kızlar zaten ordan Allah belanı versin çekiyorlar. Rapor alıcan dedim. Git kendin al dedi. Gittik acilden bi doktora konuştuk derdimizi anlattık verdi raporlarımızı. Hepimiz mutlu ama kızlar ilk fırsatta beni boğucak. Neyse evlere gittik öbür gün raporları vericez. Akşam sınıf öğretmenimiz kızları ve bizi tek tek aradı. Tabi kızlar yırttık die ailelere söylemedi. Kadın aramış 6 kişi okula aykırılık etmişler bilmem ne bütün ailelere böyle söylemiş. Bizimkiler bildiğinden birşey olmadı. Ama annem git öğretmeninden özür dile dedi. Tamam dedim gittik okula kızlar barut. Hepsi ''bitti o kadın'' modunda. Ben hocanın yanına en masum halimle özür dilemeye gidiyordum iremle sıla nereye gidiyorsun dediler Aydan hocanın yanına dedim bizde geliyoruz dediler. Gittik ben tam konuya giricem. İrem bağırmaya başladı siz naptığınızı sanıyorsunuz. Bizim ailelerimizle konuşarak dedi. Ben noluo ya gibisinden bi afalladım yanlarında olduğum için arada bende kaynıyorum halbuki özür dilemeye gittim. Aydan bağırdı sen bana sesini yükseltemessin diye. Bizde iremi sakinleştirdik felan. Sonra akşam evde annem özür diledin mi dedi. Diledim diycem diyemiorum. Mosmor oldum. Sonra anlattım olayı. Bu sefer kızdı. Raporları verdik disiplinide korkutmak için demişler zaten. Bizde daha çöm olduğumuz ve tanımadığımız için inandık. Ve benim yalan söyliyemem yüzünden olaydan yara almadan kurtulan bir ben oldum.. Bu da komik bir macera olarak kaldı..

10 Ağu 2009

Kendi Sesim

Bu konuyu çok düşündüm. İlk ses kaydımdan beri düşünüyorum. Bu konu hakkında çok yorumlar var ama bi yorumuda ben yapıcam çünkü kendi çapımda hipotezler yaratmış bi insanım. Herşeyi irdelemeye bayılan ben bu konunda derinlerine indim. Farketmişsinizdir vede biliyorsunuzdur insan kendi sesini etrafındakilerin duyduğu gibi duymaz. Bunu ses kaydında anlıyabilirsiniz sesiniz size farklı gelir. Benimkide bana çok iğrenç gelimişti. Hatta bizim birkaç videomuz vardı komik ve ilginç. Facebook'a koyalım dedi arkadaşlar sırf sesim iğrenç olduğu için kabul etmedim. Yıllardır sesimin çok güzel olduğunu sanan ben aslında iğrenç bir sesi bünyemde taşıyormuşum. Bunun sebebinede bugün baktım. Araştırdım ve gördümki biz sesimizi hem iç hem dış kulaktan duyuyoruz. İç kulaktan gelen ses gerçek sesimiz. Kulaklarınızı tıkayın ve gerçek sesinize bakın boru gibi deme:D. Aslında sizin sesiniz o. Dışardan duyduğumuz ses ise ki bunu deneme şansınız yok. Ses dişlerden ve ağız şeklinden inceliyormuş. Dışada bu şekilde çıkıyormuş. Pehhh.. Biz her iki kulaktan dinlediğimiz için inceyle kalın birbirini orantılıyor ve bizim sesimiz çok normal geliyor. Halbuki siz tizin tekisiniz. Çünkü ben senin sesini yanlızca dış kulaktan yani incelmiş şekliyle duyuyorum. Bu olayı felaket konumuna getiren olaysa ben tizin tekiyim. O kadar zamandır duşta,test çözerken,balkonda otururken bağırarak şarkı söyliyerek insanlara işkence uyguluyormuşum. Ben bir sadistim :S. Bu konuyu daha fazla dramatize etmeden konuyu sonuca bağlıyalım bence. Sesimi duyurmak istemiyorum. Bundan sonra sadece yazıyım. Böylelikle kimseye zarar vermemiş olurum..

Sınavlar da Olmasa

Hayat bir sınav diyoruz. Bunu neye dayanarak söylüyoruz. Sadece inançlamı alakalı yoksa artık her önümüze gelen fırsatın sınava dayalı olmasından mı? Şöyle bi bakıyorum da herşey sınav. Bu sözü abartıp yada esinleniptemi bu hale getirdiler bilemiyorum. Bildiğim birşey varsa gençliğim çürüyor. Ne yapıcaksan bu yaşta yapıcaksın,gençliğinin baharındasın yaşıyabildiğin gibi yaşa. Büyüklerimizin sözleri yada '' ah ben şimdi 20 olucaktım dağı delerdim'' gibi sözler zor delersin önce günde 200 soru çöz ondan sonra del ne delceksen tabi mecalin kaldıysa. Düşünüyorum.. Bi seçim yapmam gerekiyor. Ya gençliğimi dolu dolu yaşıyıp işsiz kalıcam. Yada bu gençlik günlerini ot gibi geçirip iş bulucam. Gene büyüklerimizin malum sözleri '' Şimdi ders çalış ilerde rahata kavuş'' ilerde bu sınavlar bitince ki yaşlanmamıza denk geliyor. Her yerim ağrıycak doğrulcak halim olmıyacak ne anladım ben aldığım paradan. Zaten önemli olan insanın mutlu olması değil mi? Okul sürecinde stresten hergün başım ağrıyor. Önemli olan sağlığımız değil mi? Ya önemli olan sağlıklı olmamız ve mutlu olmamızsa bu olanlar birer çelişki değil mi? ''Ay bana bişeyler oluyor kızım bi sus'' diyorsanız bana 15 yaşımdan beri birşeyler oluyor. Bitmiyor sınavlar,testler.. Süpermen,örümcekadam,he-men biriniz gelin kurtarın Allah aşkına yaa..

9 Ağu 2009

Kısa Bir Ara

Sanıyorum ki iki gün yazı çıkaramıycam. Nedeni kuzenim geldi 2 gün bizde kalıcak. Hiperaktif olan. Bilgisayarda 2 kişilik oyun oynıyacaz,Cartoon network izliycez,Taso oynıycaz. Anlıycağınız çok doluyum. Çocukluğuma dönme fırsatı yakalamışken bırakmaya hiç niyetim yok. Bu okul öncesi öğretmenlik iyice gözüme gimeye başladı :)) Çocuklarla ilgilenmek o kadar zor olmasa gerek..

8 Ağu 2009

İsim Meselesi

Çok mühimdir isim. Hep inanmışımdır isimlerimizin anlamlarını taşıdığımıza. Mesela ben ismimin bütün anlamlarını barındırırım bünyemde. Ve çoğu tanıdığım da da böyle gördüm. Bu yüzden küçükkenden düşünmeye başladım çocuğuma koyucağım isimi. Sadece anlamı değil birde dalga geçilecek bir yanı olmaması lazım. Çünkü küçükken en çok yaşadığınız olay isminizle dalga geçilmesi. Zamanında eceye ace fahriye fare merveye meyve diye az söylemedik. Bide şık olmalı kimsede olmamalı. Tabi bu eski düşüncelerim. Bazen bakıyorum ailelere oğluna mehmet kızına fatma oğluna ahmet kızına ayşe koymuş. Hiç düşünememiş adam ya:D Ama en iyisi kafan rahat. Sonra bide eğer birden fazla çocuğun varsa isimlerin birbiriyle bağlantısı olması lazım. Sanki öyle olunca kardeş oldukları anlaşılıyor. Soyisimleri değil isimleri çok önemli. :D Artık gülüyorum sadece bence çocuk kendi ismine kendi karar vermeli. Yada kızılderelilerde olduğu gibi kendi ismini kendin almalısın. Eğer sürekli geğiriyorsan geğirenboğa denmeli sana :D Böyleliklede anne babayı kurtarırsın dertten. Çünkü bu olayın en tehlikeli kısmı - ki onu sona sakladım- Anne baba adını vermektir. Aile eğer iki çocuk istiyorsa o zaman sorun deil birine birinin ailesinden diğerine diğerinin ailesinden isim konulur. Ama eğer 1 çocuktan fazlasıyla olamaz diyorsa yandı çocuk. 4 isimli birşey olur artık bi ailenin ailesinden gelen isim bi anne babanın karar kıldığı isim bi dier aileden gelen isim bide soyisim. Mehmet hamdi berk özdemir gibi bişey çıkar heralde ortaya. Bu sorunları aşmalıyız artık daha büyük sorunlar var. Dünyanın sonu geliyor. Biz hala isimde kalmışız. Kafaya koydum ya ahmet ya ayşe koyucam :D. Bu kadar basit yav..

Seçmeler




Hayat Şartları


Küçükken en çok sorulan sorulardan biri ''büyüyünce ne olacaksın bakalım'' olmuştur. Ve çocukların verdiği cevaplarda ya öğretmendir ya doktordur. İki seçenekten biri hiçbiri demez gemi mühendisi olucam yada işletme okuyacağım yada mimar olucam. Bunun nedenide çok basit çocuk meslek mi görmüşki ne olacağına karar versin sürekli okulda olduğundan bi öğretmen görmüş. Arada hastalanıp doktora gittiğinden bide onu. Vardır bazen arada böyle aykırılar. Subay olucam der. Bunun sebebide ailede vardır asker ondan ister. Ama geneli öğretmen yada doktor. Ki ben bile eşşek kadar oldum çoğu mesleği yerinde görmedim. Onlar napsın. Memleket meselesi:D. Ama bide şu var görsen ne olucak? Hangimiz dün istediğimiz mesleeğe sahibiz şuan. Öyle bir düzen ki istediğine değil puanının yettiğine gidiyorsun. Çoğu öğrenci gittiği meseleğe ait birşey bilmeyerek gidiyor. Sonrada türkiye bi yere gelemiyor. Bir gelişme kaydetmiyor diyorlar. Kaybetmez tabi bilmediğin ve belkide sevmiyeceğin mesleeğe gidiyorsun. Kazanmasına parayı kazanıyorsun ama mutlu olamıyorsun. Çoğu öğretmen -bu örneği vermemin nedeni hayatımın büyük çoğunluğunun öğretmenlerle geçmesinden- meseleğini severek yapmadığından öğrencilere şiddet uyguluyor. Sadece öğretmen değil bi çok meslekte böyle bi insan işini sevmeli önce. Sevdikten sonra bi başarıya imza atması zamanla olacak şeyler. Tabi şimdi bana kızabilirsiniz senin dediğin laf mı millet iş arıyor sevmesimi kalmış bunun diyebilirsiniz. O da ayrı mevzu giitgide dibe inmekten başka birşey değil bu. Memleket meselesi dememin nedenide bu. Nereye gidiyor bu insanlar..

Kitaplar ve ben

Dün hiç giremedim bloga bunun nedeni bir arkadaşımdan alığım kitaptı. Canan Tanın Yüreğim seni çok sevdi adlı eseri çok duydum ismini bi okumak gerek dedim. Güzel bir aşk hikayesiydi ama mükemmel değildi. Hani söylenen kadar yoktu. Ama genede her kitaba yaptığım gibi hakkını vererek okudum aynı gün bitirdim. Bu benim en kötü huyum bi kitabı elime aldımmıydı başka hiçbişi görmez gözüm sadece kitap ve dün 4te yattım. Perşembe günü aldım kitabı gece eve döndük. Dün başlamayı planlıyordum. Aksilikler illa kitap okuyacağıma güne denk gelicek. 12 de kalktım kitaba başlamamışken işlerimi hallediyim dedim çünkü biliyorum başladıktan sonra hayatta bırakmıycağımı. 2de başladım okumaya 9a kadar bitiririm diye planlıyordum. Aksilik 5te kuzenim geldi. Gökhan tam bir hiperaktif. 8e kadar gitmedi oh dedim tam gitti. Annemlerde düğüne gitti oturdum kitabın başına. Gene aksilik hep kitap okuycağım günü bulan cinsinden bu aksilik. Yengemler geldi. Annemler yok benden başka kimse ilgilenemiyeceğinden -annemler olsa hayatta içeri bile girmem kitabı bırakıp- gene bıraktık kitabı onlarında gitmesi 12yi buldu. Sonunda dedim yani oturdum okumaya devam ettim 4te bitirmişim. 500 sayfa kitap. Allahtan seri deildide devamı yoktu. Çünkü hudson serisinden çok çektik 4 kitaptı 4bitene kadar kolumu kıpırdatmamıştım. Bu seninki manyaklık diyenleriniz olabilir. Ama ben kitabı okurken yaşarım ve gerçek hayata dönmekte hiç hoş değil. Hatta çok iyi bilirim bu yüzden bana küçükken -küçükken dediğim 12-16 yaş- okul zamanı kitap okumamı yasaklamışlardı. Gerekçe sağlam ama elime bir kitap aldımmı kitap bitene kadar ders filan yok. Bide o amanlar okuldu derken 3-4 günü alıyor kitabı bitirmem. Bide sınav zamanına denk geldimiydim yandım. İnat ya ölceğimi bilsem sonunda bırakmıyorum kitabı. Ki duyan ailelerde acaip şaşırıyor. Misafirliğie gidiyoruz soruyorlar. İşte o zamanlar. ''Kızımızın kitapla arası nasıl'' diye benim surat 5 karış ''yasak'' diyiveriyorum. Tabi kadın şaşkın ne diyor bu diye annemlerde şakaya vuruyor. ''Güzel güzel çok okuyor o kadar okuyor ki yasak koyuyoruz bazen'' diye. Kadın hala anlamadı tabi bunda ne kötülük var gibisinden ama bilmiyor tabi huyumu ''bizde kaktıra kaktıra okutuyoruz işte'' diyor. Şimdi bile hala kışın kitap alıcağım zaman annem yanımdaysa özellikle sorar ''bu tek kitap dimi devamı felan yok?'' diye çoğu kitapçınında kitaplarla alakası olmadığından ''yok yok'' diyiveriyorlar ve muhakkak seri çıkıyor. O zamanda annem çıldırıyor. Neymiş herşey dengeli güzel kitaplarında zararı olduğu oluyor. Ama napim benimde bağımlılığım bu..

6 Ağu 2009

Yazdığım Metinler

Bu metni yazmamın sebebi soruları cevaplamak bloguma giren herkesin sorduğu soru sen mi yazdın yoksa bi yerden mi aldın oluyor. Yazılar hiçbir şekilde alıntı değildir. Hepsi bana ait ve eğer alıntı yaparsam altında belirtirim alıntıdır diye ve bununlada kalmam italik olarak koyarım alıntıları. Ve emeğe saygı sonsuz ((: Kafanızda soru işareti kalmasın..

5 Ağu 2009

Aşkın tanımı..

Bembeyaz bir yoldaydım. Etrafımda ki tek renk çok uzağımda ki siyahlıktı. Ne olduğunu anlamak için yürüdüm ama yaklaşamıyordum. Saatlerce yürüdüm. En sonunda pes ettim. Durduğum anda siyahlık büyük bir hızla bana yaklaşmaya başladı. Ve artık anlamsız değildi. Bu siyahlıklar aynı bir çift insan gözüydü. Siyahtı ve çevresinde kırmızı damarlar vardı. Korkunç görünüyordu. Yürümeye başladım ben ona gittiğim de duruyordu. Ama durduğum da ise geliyordu. Bir yanım ne olduğunu merak ederken diğer yanım o bana gelmesin diye durmadan yürümek istiyordu. Korkuma yenik düştüm ve yürüdüm. Doğru olan buydu yürüdüm. Ona doğru yürüdükçe uzaklaşıyordu birazcık dinlenmek için dursam yaklaşıyordu. Yürüdüm yorulmaya başlayınca yavaş yürüdüm ama hep yürüdüm. Kaç saat geçti bilmiyordum. Ama yoruldum artık yürüyemiyordum. Durdum ve molalarımda bana çok yaklaştığını fark ettim artık çok az kalmıştı bir kez daha dinlenemezdim ama yürüyecek halim yoktu. Koştum var gücümle koştum ve düştüm. Artık hareket edemiyordum. Olacaklara gözlerimi kapadım. Ve bir şey beni içimde parçalara ayırıyordu…

Ahh şu tatil

Yaz tatilindeyim ve evimdeyim. Tatile gittim geldim 20 gün ama 3 ayın 20 günü tatile gitmek yetmiyor. Aslında konu çok ilginç. Eskiden yaz boyu tatilde olurdum. Ananemin yanında kuşadasında. Ve günlerim o kadar güzel geçmesine rağmen keşke bir an önce okullar başlasa derdim. Şuan evdeyim ve yazın bu kadar çabuk geçmesi beni korkutuyor. Evden çıkmadığım için hangi günde olduğumuzu bile bloguma girince öğreniyorum. Ve günler çok çabuk geçiyor. Aslında düşününce insan sıkılınca günler geçmek bilmez ama eğlenirken günler çok çabuk geçer ve hiç bitmesin istersiniz. Yanlış bu böyle değilmiş bunu ben keşfettim. Çok büyük iş başardım :P
Açıklamaya başlıyayım. Ben yaz tatilini evde geçirdiğim için tatil çok çabuk geçtiğini düşünüyorum. Bunun nedeni verimsiz bi tatil olmasından. Yani tatilim evde geçiyor yani tatili boşa harcıyorum. Bildiğimiz cebimizde para vardır hiçbişi almayız ama gider gibi birşey bu. Tatilim bitiyor zaman geçiyor ama ben sap gibi evde oturuyorum. Halbuki kış gelicek okul başlıycak ve ben bu boş geçen zamanıma acıycam keşke canını çıkarsaydım diycem. Diğer taraftan tatildeyken tatilin zaten canını çıkardığımdan rahatlıkla okuluma gidebileceğimi hissediyorum. Ve okulumu özlüyorum. İdda ediyorum insan sıkılınca zaman daha çabuk geçiyor :D:D Hipotezimide kanıtlamış bulunmaktayım..

Uykusuz no:077 kapak

4 Ağu 2009

Chat

Msn 9 live plus kullananların dikkatine konuşma pencerenizin altın da '' Chat zorlu bir maratondur'' yazar. Okudum okuyalı koparım o yazıya. İma'ya bak kız mı tavlıyorsun işin zor oğlum der gibi :D Msn 10 çıktığında orda taktiklerde verir. Bak abim/ablam bu böyledir şu şöyledir diye.
Günümüzde msn çok önemli bir öğe oldu. en verimli kullanımı uzaktaki akrabalarla görüntülü konuşmakken. En berbat halide kızları kötü yola düşürme şeklidir. Olmadı mı oldu. İnternette tanışııp buluşan sonrada cesedi bulunan çok insan okuduk gazetelerde.Tabi bilinçli kullanıcı olmayan insanlar bunlar.
Msnde tanışıp evlenenlerde gördük. Yani anlıycağınız msn bir nevi çöp çatan oldu. Ve görüştürdüğü yetmedi taktiklere başladı :D Artık bir metin yazdığınızda tam göndericekken gönder butonun yanına bence çok kaba oldu. Yada biraz daha sert yazmalısın şeklince butonlar koyucaklar ve gönderirken bunlar yanıcak tabi teknoloji bu durdurak bilmiyor.
Ayrıyetten sadece msn değil botlar da var. Merveyi tavla gibi örnek = http://www.botego.com/ korkmayın virüs felan yok bu bot türk arkadaşlar. Zorlu bir kız eğer bi kızı chatte nasıl tavlayacağımı bilmiyorum diyorsanız önce Merve'yi tavlamalısınız. Eğer başarılı olursanız. Sizden oldu demektir.
Gördüğünüz gibi Chat'te teknolojiyle birlikte kolaylıklarda geldi. Artık kızlardan korkmayın :D ..

3 Ağu 2009

Birazda magazin konuşalım..


Sadece arkadaşız

Bir gün önce bir barda birlikte eğlenen Sinem Kobal ile Galatasaraylı futbolcu Arda Turan, önceki akşam da Tarkan konserini birlikte izleyince kafalarda soru işaretleri bıraktılar.




İşte en çok eğlendiğim olay. ''Sadece arkadaşız'' Bütün dünya anladı şu magazin anlıyamadı. Eğer meşhursan sevgilin varsa bu benim yeni sevgilim demeyip sadece arkadaşım diyorsun. Bu bir kod :D Artık siz anlıyamadıysanız ben napıyım. Yıllardır bu böyle olmuştur. Hem şu gülüşlere bak '' Kerizler gene burda :D iyki sevgiliyiz dememişiz arda yoksa şimdiye peşimizi bırakmışlardı'' der gibi. Adamlar biliyor sevgiliyiz deseler ''tüh be demek sevgilisiniz hadi arkadaşlar burdan iş çıkmadı bize yürüyün arkadaşlar belki bi yerlerde gizli yada yasak aşk buluruz'' şeklinde gidicekler. Amaa yok böyle olunca medya odağı oluyorsun ''aa sinem kobal selena bu anne bak selena burak hocayı aldatıyorrr'' demez mi ufak sonrada başlar diziyi izlerken annesi gibi söylenmeye duyduklarını sanıp. '' Burak yalan sölüyor o Ardayla yakalamışlar onu'' diye :DAnlamıyorum böyle olunca dizi daha çok mu izleniyor. Onu geçtim bilindik birşey var ki medyanın bulunduğu yerler belli. İlla arkadaşınla görüşmek istiyorsan ve yanlış anlaşılmak istemiyorsan git bi dönerciye,lahmacuncuya,kokoreçciye ne işin var laylalarda. En çok acığımda haber diye veriyorlar bunları. Adamlar malzeme arıyor bunlarda kullanıyor insanlarda maksat zaman öldürmek diye izliyor. Artık bişide izlenmez bu ülkede. Bu ne ya !

Eşitlik


Başlığın eşitlik olması sizi yanıltmasın. Amacım kadın erkek eşitliğini sağlamak değil. Sadece bu konu hakkında eleştirel bakışımı sunmak istedim :D Konumuza kadın programlarıyla başlamak istiyorum. Bilirsiniz kadın programı dediğimiz sabahları yayınlanan programların genel adıdır. Peki eşitlik diyoruz. Artık kadınlar da çalışıyor diyoruz. O zaman neden hala kadın programı. Tamam eskiden kadınlar çalışmıyordu. SAbahları televizyonda bu programlara bakıyorlardı. Ve bu yüzden programın adı kadın programı oldu. Ama artık modern çağdayız ve kadınlarda çalışıyor. Ve bazı erkekler evde oturuyor. Yada emekli amcalarımız evde. Daha doğrusu bu programlar yüzünden evde değiller. Yaz nedeniyle bir öğrenci olarak evdeyim sabah hangi kanalı açsam kadın programı gına geldi artık. Amcam napsın. Sonra Fatma teyzen başlar dırdıra '' Hergün sokaklardasın canı çıkasıca bi evde otursan ölür müsün?'' Ölür tabi adam sıkıntıdan. Bence artık kadın erkek programı die sınırlamamalıyız. Bi başka olayda karikatürler.. Bir çizgi roman alıp okumaya başladığımda görüyorum ki hep bi kızları aşağılama. Bel altı espiriler. Neden bi kızında o dergiyi okuyabilceği düşünülmüyor. Hemen size bir örnek karikatür sunayım ===>>
Hani eşitlik bunuda geçtim ince espirilerden çok bel altı espiriler oluyor karikatürlerde. Bence yanlış kızlar çizgiroman okuyamaz diye birşey yok. Hep bir sınırlama erkeklerle kızları ayırma yanlış. Kızlarda çizgi roman okuyor. Amcalarda televizyon seyrediyor...

2 Ağu 2009

Reklamlar

Şimdi reklamlar.. Her zaman iyi olmayan reklamlar. İnsanların abarttığı reklamlar. Aslında reklam her zaman çok önemli olmuştur. Sadece bir ürünün değil insan reklamıda öyle. Hatırlarım orta okuldayken okula yeni bir kız gelecekti. Bir arkadaşı tarafından bunu biliyorduk. O çocuk aslında kızın bi nevi reklamını yapıyordu. Ve aslında gelecek normal , sıradan bizim gibi bir insanken birden efsane oluverir. Çok iyi hatırlıyorum gelen kız hakkında duyabileceğim herşeyi duymuştum. Bir destan gibi duyan herkes kendinden birşey katıp anlatıyordu. Gelen kız niteliksiz bile olsa kimse onu görmüyor hayallerde ki yarattığı kıza bakıyordu. Bu yüzdende eğer bi okula yada bi ortama yeni giriyorsanız muhakkak sizden önce adınız duyulmalı. Reklamı bulan insanda burdan esinlenmiştir heralde. Bir reklam var şu an gündemde olan. Tofita reklamı.. ''Çilekle limonu karıştırdık imkansızı başardık'' sloganıyla :D yorumlarda da inanamıyorum tuzluyla tatlı nasıl olur. Bu da merak bir reklamın sunması gereken öğe. Merak edilsin yeter bunla ilgili bi karikatürüle hemen sunıyimm ===>

Aslında imkansız felan değil. Zaten reklamı gördüğümde de verdiğim tepki ''Len bi git'' oldu yıllardır beni tanıyanlar bilir elmayı tuzluyarak yiyen ve reçelle yoğurtu karıştıran bir insan olarak hiçte merak etmedim yada şaşırmadım. Tabi her zaman işe yaramaz ama bir istisna olduğum düşünülürse çok iş çıkar bu reklamdan. Yorumlarınızı bekliyorum :)))

Yeni Başlangıçlar

Bir olayın bitimi her zaman diğer olayın meydana gelmesine neden olur. Şuan bu blog'u açıyor olmam da bundan ibaret. İnsan düşünebilen ve düşüncelerini sunması gereken bir varlıktır. Her insanın konuşmaya ihtiyacı vardır. Ama önemli olan konuşabileceğiniz doğru kişiyi bulmaktır. Ben bulamadım :). Daha doğrusu bulduklarımı kaybettim. Hayat insanın istediği gibi geçmiyor. Dünyayı istediğiniz yönde döndüremezsiniz. Bende döndüremeyenlerdenim. Ama ben eğer bişey anlatmak istiyorsam biyerlerde beni dinlemek isteyen biri elbet vardır. Bloguma hoşgeldiniz..